Önceki yazılarımda, gelmeden önce, geldikten az sonra ki yazdıklarımda tekrarlayıp durdum bunu, hatta gelmeden önce burdaki arkadaşların "her haftasonu biyerlere gidilir burda, ona göre de bişeyler al yanına" demelerine kıskıs gülerek, "yaa ne partisi yaaa, olur a nobel ödülü gibi bişeye katılırım" diyerek en efendi party kıyafetimi getirmişim, şimdi o elbiseme bakıyorum, kendisi leoparlı, omuzları pullu.. birileri evlenirse giyerim artık. zaten kısa bi süre önce de kendimi anneme "annee ya benim şu elbisem varya hani eteği şöleydi onu getirir misin" derken bulmuştum. Kısaca insanoğlu evrim geçire geçire bitmiyor evrilmesi, heryere uyum sağlıyor.
Evrildim valla bak, Tamam bahane yaratmıyorum, evet o partilere gidiyorum ama niye gidiyorum bi sor?
Yapacak daha iyi bişey olmadığı için.
Zaten bu blog bunun için değil miydi, yaş 27'de yeniden okumaya karar vermiş, Yaris'ini satan özge'nin öyküsü değil miydi, alın işte size gelişme bölümü.
Şimdi zaten yeni dönmüşüm gezmekten, her gittiğim şehirde "ah yaa keşke burda okusaymışım, her dakika canlı, canın sıkılırsa çık dışarı, bi iki sokak müzisyeni dinle gel" dedim sonra bi kızla tanıştım Barselona'da okuyan, "ne kadar şanslısın" dedim , o da demesin mi "bende İsveç'e gelmeye çalışıyorum, burası bakma böyle dışardan güzel, ekonomisi çökmüş durumda", tabi bu benim içimi rahatlattı mı, hayır! bana ne dünya ekonomisinden, ben mi kurtarıcam dünyayı, benim parayla ilişkim burda muz, elma almaktan ibaret bi de barlara giriş ücretli işte o kadar.
İşin daha da komik kısmı, kaçacak yerin yok, ben ilk başlarda bi iki denedim ama imkan yok tek girdiğin yerde 10 dakika içinde 10 tanıdıkla karşılaşıp, çıkarken 30 kişi aynı otobüsle eve dönüyosun. Otobüs gece 03.20 de sakın kaçırma, zaten erken çıkmak istersen de olmaz 3'e kadar eğlenmek zorundasın! İstanbul'da ki yaşantını unut, burası başka bi dünya ve ayak uyduracaksın. İnsanoğlu buraya geldin, eğlenmek zorundasın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder