26 Şubat 2012 Pazar

günlerden Söndag

günler nasıl geçer, gideer ve tam altı ay nasıl biter.. temalı yazımla karşınızdayım bugün.
 
Bugün günlerden Söndag yani İsveç'in yok sandığı gün.
Hani biz pazarları gezeriz,hani toplanırız, hani cafeler dolar taşar, hani yer bulamayız ya, heh işte burda da pazarları yer bulamıyoruz, çünkü  heryer kapalı :)

Peki burda bir hafta nasıl geçer,

pazartesi ve salı evde geçer okulda uğraşcak çok şey vardır,kütüphane full'dür, kesin bikaç güne bi teslim ya da ödev vardır,herkes çalışkandır,yeni hafta başmalıştır, dışarı çıksan da en son otobüs 23.40'tadır, zaten açık olan yerler de genelde o saate kadar kapanmıştır

çarşamba akşamları common room'da buluşulur,sonra Playbar'a gidilir, playbar burda haftaiçi açık olan nadide bardır, ama erasmuslu öğrenciler buluşup gitmese bence orası hep boştur, yine sarhoş on tane isveçli dışında kimse yoktur, müzikler her hafta aynıdır, onbeş kişi gitsen o küçük bar bi anda hınca hınç dolu, eğlenceli bi bara dönüşür, eğlenmeye niyetin varsa eğlenirsin yoksa bir zulümdür.

perşembe okula uykusuz gidilir ama burda dersler hep erkendir, erken başlar erken biter, sonra eve gelinir biraz uyunur, akşam common roomda buluşulur Fox&Anchor'a gidilir, perşembe akşamları burda karaoke günüdür. eğlence gecenin ilk ışıklarına kadar sürer, kül kedisi gibidir, saat 01.00 oldu mu kapanır, sen tam eğlenmeye başlamışken hevesin kurağında kalır, Fox&Anchor hep doludur,İsveçliler karaokeye gelir,eğlenir de eğlenir, o gün gene tabiki isveçliler sarhoştur.

cuma tüm isveçlilerin eğlenme günüdür, burda en çok cuma eğlenilir. cuma günü herkes  elinde şıngır şıngır mor Systembolaget poşetiyle eve döner-systembolaget burda %2.5 oranından fazla içki satabilen tek yerdir-  akşam öğrenciler tabiki yine common roomda buluşur, zaten mutlaka bi etkinlik vardır,ya ispanyol günüdür,ya doğumgünüdür,ya da hiçbişey yoksa o gün cumagünüdür diyerek sınırsız içilir,

barlara burda gece oniki-birden önce gidilmez, illa o saatte gidilip o uzun giriş kuyruğu beklenir,cuma Sliver günüdür,isveçliler sabittir,kuralcıdır,günlerden cumaysa öncesinde nereye gidersen git gece Sliver'a gelinir.sırada hep kavga çıkar,çünkü isveçliler o saatte zaten ayakta duramamaya başlar ve mutlaka ya önündekine ya arkasındakine sataşır, kızlar bi anda çirkefleşir, o güzelim, sakin, mutlu hep gülen güzel gözlü sarı kızların içinden HULK çıkar, cevap verirsen eliyle seni iter , genelde susarsın hatta onlardan kaçarsın.


Sliver mekan olarak güzeldir,lükstür, büyüktür, renklidir, müzikler son dönemin hitleridir, süper diildir,ama başka şansın yoktur. dans pistine indiğin anda bi anda itilip kakılırsın, sarhoş isveçlilerin arasında kaybolman, ordan oraya savrulman muhtemeldir, o yüzden tavsiyem süründen ayrılmaman gerektiğidir, ne zaman ayrılsan kurtlar feci şekilde devrededir, isveç erkekleri gündüzleri çok kibar ve utangaç geceleriyse sarhoş,utanmaz ve ısrarcıdır. ee günlerden cumadır ve tabiki onların da içine hulk kaçmıştır.

Sliver 3'e kadar açıktır,sonra ya kebabçı-pizzacıya gidlir yada son otobüse yetişilir,tercih sizindir, son otobüs zaten babamın otobüsü gibidir, içersi cümbüştür, şarkılar söylenir.
cuma geceleri üç parttan oluşur. pre-party, party, after-party. Sliverdan sonra otobüste herkes birbirine "comeeonn afterparty" der, isteyen gider, benim bünyem kaldırmaz ama o partilerde de artık cuma gecesi sonuna kadar kullanılır,illa birinin odasında toplanılır,geriye abuksubuk fotograflar kalır.

cumartesi gezme günüdür,akşam yine içme günüdür,insanlar cuma kadar eğlence coşkulu değildir ama ben burda cumartesileri severim en çok, günlerden Statt günüdür, Statt, Karlskrona'nın diğer barıdır,cuma gününün o popüler sliver'ının o gün yüzüne bile bakılmaz bu sefer herkes Statt kuyruğundadır, statt daha iyidir, üç ayrı müzik alternatifi vardır, sıkıldıkça içinde gezersin,yine herkes sarhoştur, üstüne isveçli düşmesi muhtemeldir, statt wc ve vestiyer kuyruğu hep olaylıdır, kızlar burda darmadağındır,genelde çarpa çarpa ite kaka yürürler.3'te gece biter, babamın otobüsüne binilir, otobüste ayaklarını tepeye diken sarhoş kızlar, yere oturan sarhoş erkekler ve uyuyan sarhoş gençler vardır, otobüste yine şarkı söylenir ama burda hiç kavga çıkmaz,kimse de şşt uyuyoruz susun demez, cumartesi bitmiş, içlerindeki canavar gitmiş, normal isveçli olmaya karar vermişlerdir.

ve Söndag, ve bugün.. pazar, heryeeer kapalıdır, yanlışlıkla gündüz iki'den sonra çıkarsan sen uyurken herkes burayı terketmiş zannedersin. pazar herkes evindedir, bahçeler sulanır, o filmlerde gördüğümüz sahneler canlanır,evde huzur günüdür pazar, burda evlilik yoktur ama sadıklardır, sevdin mi hemen yüzük takılır,çocuklar yapılır ama düğün dernekle uğraşılmaz burda.

burda pazartesi değil pazar sendromum var, başlamak zorunda olduğum ödevlerim var, ama sırf başlamamak için soft müzikler açıp, yüzüme maske yapıp, film izleyip oturup pasta yapıyorum. ve söndagları kendime huzur günü ilan edip bide spora gidiyorum... ama asla ders çalışmıyorum..
not: şuan boğazda olanlar ve hatta oturacak yer bulamayanlar, bulduğunuz an istanbulda bir pazar günü için şükredin ve benim yerime de bi çay için...

15 Şubat 2012 Çarşamba

geçen yıl bu zamanlar..




İsveç'e geldiğimden beri bunu duyuyorum "Geçen yıl bu zamanlar...." ee nasıldı? "dizimize kadar kar vardı", sence nasıldı ? "bence belimize kadar kardı", kaynak: yok
o yüzden bu yıl bir kaynak bırakmaya karar verdim ki seneye bu zamanlar.. kaynak göstererek yorum yapabilin diye. -evet kaynak önemli,evet tez yazıyorum :)

2012 aylardan şubat...
Bugün itibariyle ağaç dallarının üstünde bile bir karış kar var.
İlk defa aralıksız kar yağdı üç gündür burda, geçen yıl bu zamanlar insanlar kapı dışarı çıkamıyormuş soğuktan ama henüz o kadar soğumadı bu yıl bu zamanlar.

Buraya gelirken "gidipte donmamak var, donupta bulmamak var" diye vedalaşırken herkesle en çok korktuğum şey İsveç'te donmaktı, ama şansımıza İsveç son 250 yılın en sıcak kışını geçirmiş bu yıl.
Aralık güneşli, ocak romantik karlıydı, hatta o kadar romantik karlı ki uzun uzun yürürsünüz altında.

Sonra birgün denizin donduğunu gördüğümde çok heycanlandım, yaklaşıp yakından bakıcam gerçekten donmuş mu diye, hava güneşli, kış günü tabi soğuk ama normal bi kış havası, denize yaklaştıkça yüzümü hissetmemeye başladım, öyle bir soğuk geliyoki o denizden, alt tarafı cebimden telefonumu çıkarıp bir fotograf çektim, sonra ellerimi hissetmedim, öylesine bi soğuk, sonra korkarak okula girdim, camdan baktım herşey hala çok normal gözüküyo, güneşli, karsız bi kış günü. Beni artık kandıramazsın, bi daha o tuzağa düşmem. Zaten bi kerede gecesine aldanıp bisiklete binmişliğim var ki sonra bacaklarımı hissetmeyip,bir hafta da hasta yattım. Ama bidaha düşmem senin buz tuzağına, evet işte tam olarak hava durumu bu. karsız ama buzlu!



Baltık denizi dondu, ben "yok ben basmiyim o denizin üstüne, çatlar matlar" derken üstünden motosikletle karşı adaya geçen bi adamı ve bebek arabalarıyla üstünde dolaşan aileleri görünce içim rahatadı, bide tabi okul donmuş denizin üstünde kayalım diye paten vermeye başlayınca, dedim dahada bişey olmaz bana ve yürüyerek karşı adaya geçtim :)


Kış çocuğu olarak doğsam da soğukla aram hiç iyi değildir benim, soğuk havalarda saçımı bile zor toplarım, bi anda nursuz.huysuz.şuursuz bişey olurum ben ama buranın şimdilik uslu uslu yağan karını çok sevdim,şubata geldik ve hala bakımlıyım burdan anladım :)
 Bide neden burda kar sevdim bilio musunuz, çünkü kar simli, olabilir mi?Türkiye'ye dönünce bakıcam, orda da karlar simli mi? Her kar aslında simli midir yoksa burda temiz havadan dolayı mı bu simli kar?

şubat haberleri bu kadar,Hava durumunu sundum, şimdi söz sende Ali Kırca...