İşteki son üç günümü hiç böyle hayal etmemiştim ben, böyle herkese selam vere vere koridorlarda dolaşayım, masamdaki çiçeğe uzun uzun bakıp hüzünleneyim, çekmecelerimden çıkanları Amerikan filmlerindeki gibi kolilere doldurayım, gelip geçenler laf atsın şakalaşayım ne bileyim böyle bişeyler hayal etmiştim.
Ama şuan koridorlarda uçuş uçuş saçlarımla koşturan bir tipim, masamdaki dosyalarım bitmiyor zaman geçtikçe de altlarından üstlerinden hatta ortalarından bile birer tane daha çıkıyor, sanki üredikçe ürüyolar, üstüme üstüme geliyolar, üstelik müdürüme masum gözlerle bakıp bana acımasını beklerken o hiç de acımadı şunları bitirmeyi sakın unutma, istersen akşamları da kal burda dedi bana.
"Akşam kalmak mı?" zaten şurda kalmış 11 akşam, ne kadar önemli hepsinde ayrı bi program var o akşamların biliyo musunuz diyemedim tabi yine devam ettim koşturmaya, Koridorda nereye gidiyosun diye yolumu kesmeye çalışanlara kızdım içimden hatta yanında da "görmüyomusunuz elimde ne kadar önemli very important bi dosya var" bakışı attım, anlamadılar devam ettiler.
Masamdaki çiçekle bakışmayı bırak ona su vermeyi unutmuşum kaç gündür.
Hayallerimin çekmece boşaltma sahnesini de yaşayamadım haliyle, belediyede çalışınca çekmecenden önemli bi hediye, bi anı çıkmıyomuş çünkü, bir çekmece dolusu kağıt attım geriye kalan kebapçıların pidecilerin bide çiğköftecilerin telefonlarını da miras bıraktım burdakilere
Kısaca işten ayrılmak zor işmiş, o güleryüzlü kız gitti mutsuz, huysuz makyajsız bi kız geldi bugün! "hadi oyalamayın beni daha dosyalarımı bitiricem" bakışı atar giderim ben..